Popüler Yayınlar

19 Eylül 2016 Pazartesi

Zahidem



Zahidem Türküsü'nün Hikayesi


Kimi kesimin Zahide, kimi kesimin ise
 


Zahidem olarak bildiği bu türkünün şairi Aşık Arap Mustafadır.


Aşık Arap Mustafa küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiştir ve onları hiç görmemiştir bile.


Hiç tanımadığı insanların yanında büyüyen ve annesini babasını hiç tanımayan bir şairdir o.


Arap Mustafa’nın babası düğünlerde, toplantılarda “Koca Oyunu” adı verilen oyunda “Arap” rolünü üstlenirdi.


Arap lakabı Mustafa’ya buradan gelmektedir. Zaman içinde çalışkan, babayiğit, giyimine özen gösteren yakışıklı bir delikanlı olan Arap Mustafa,


Ağasının yeni yetişen kızı Zahide’ye gönlünü kaptırdı. Fakir ve kimsesiz olduğundan bu sırrı kimseye söyleyemedi.


yirmili yaşlarda askere giden Mustafa aşkını içinde yaşıyor, her anında Zahide’yi düşünüyordu.


Ondan haber almak için arkadaşlarına mektuplar yazıyor en azından iyi olduğunu bilmek istiyordu.


Bir gün arkadaşından gelen bir mektupla Zahide’nin başka biriyle evleneceğini öğrenmiştir.


Dünyalar başına yıkılan Mustafa asker ocağında Zahidem türküsünün sözlerini mısralara dökmüştür.


Zahidem türküsünü Neşet Ertaş okuyup plağa kaydederek halka tanıtmıştır.



Zahidem Türküsü'nün Sözleri



Zahide Kurbanım n’olacak Halim


Gene bir laf duydum kırıldı belim


Gelenden gidenden haber sorarım


Zahidem bu hafta oluyor gelin



Hezeli de deli gönül hezeli


Çiçekdağı döktü m’ola gazeli


Dolaştım alemi gurbet gezeli


Bulamadım Zahidem’den güzeli



Ay ile doğar da gün ile aşar,


Zahide’mi görenin tebdili şaşar


İyinin kaderi kötüye düşer,


Diken arasında kalmış gül gibi.



Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan


Baban anlamadı bizim bu haldan


Kekiline sürmüş kokulu yağdan,


Derdin beni del’ediyor Zahide’m.



Ziyaret’ten çıktım Cender’in özü


Kum gibi kaynıyor Zahide’m gözü


Aslını sorarsan esalet yerden


Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı.



Gurbet ellerinde esinim esir


Zahide’m kurbanım hep bende kusur


Eğer baban seni bana verirse


Nemize yetmiyor el kadar hasır.



Çiçekdağı’nda da hiç gitmez duman


Zahide’m kurbanım hallarım yaman


Yapamadım şu babayın gönlünü


Fakir diye bana vermedi baban.



Anamdan doğalı çok çektim cefa,


Şu yalan dünyada sürmedim sefa,


Adımı namımı soran olursa,


Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa.



Arapoğlu Mustafa’nın kendisine Mecnun gibi aşık olduğundan etkilenen Zahide, Mustafa için şiirler söylemiştir.


Bu şiirin üç kıtasını H. Vahit Bulut, 1973 yılında Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Zahide’nin yakın arkadaşı ve sırdaşı Fatik’ten derlemiştir.


Baştaki iki kıta tarafımızdan derlenmiştir.



Bu nasıl sevdaymış geldi başıma


Felek ağu kattı tatlı aşıma


Sevda çekenlere zor gelir gurbet


Gece gündüz elim kalkmaz işime.



Aşağıda sap kağnısı geliyo


Derdin beni elik elik eliyo


Kurbanlar olayım gara Mustafam


Babam beni yad ellere veriyo.



Arapoğlu derler gayeten atik


Gözleri kara da, kaşları çatık


Git nazlı yarden bir haber getir


Bastığın yerlere kurbanım Fatik.



Ağlayarak yayığımı yayarım


Yarim gitti günlerini sayarım


Çıksa Büyüköz’e mendil sallasa


Islık çalsa ıslığını duyarım.



Coşkuna da deli gönül coşkuna


Aşkından Zahide döndü şaşkına


Sensiz edemiyom nazlı civanım


N’olur bir yol görün Allah aşkına.



KAYNAK:


– Doğuş Gazetesi, Sayı, 8,9-18 Ekim 1973.


– H. Vahit Bulut, Kırşehir Halk Ozanları, Filiz Yay. 1983, S. 109.


Ana Sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder